Perşembe

SÖYLEŞİ; KİM MARKETLER ZİNCİRİ GENEL MÜDÜRÜ HAMİT AKÇAY


'Engellileri Kim Dinleyecek' Dedi, İşaret Dili Zorunluluğu Getirdi...

KİM Marketler Zinciri, Türkiye’de ilk defa uygulamaya soktuğu projeyle mağazalarında çalışan tüm personele işaret dili bilme zorunluluğu getiriyor. İlk etapta 50 çalışana öğretilen işaret dili yeni işe alımlarda ise şart olarak koşulacak. Yıl sonuna kadar mağazalarda çalışan bin 500 personele işaret dili eğitimi verilmesi planlanıyor. KİM’in çarpıcı sosyal sorumluluk uygulamaları bununla da sınırlı değil. Kadın ve genç girişimcilerden raf bedeli almayarak, onları ‘Değer Köşesi’nde tüketiciyle ücretsiz buluşturuyor. Böylece çiçeği burnunda girişimcileri destekleyen KİM sadece perakende sektörüne yeni oyuncular kazandırmakla kalmıyor aynı zamanda istihdama da katkıda bulunuyor. Kim Marketler Zinciri Genel Müdürü Hamit Akçay ile sadece “Engellileri Kim Dinleyecek?” projesini ve “Değer Köşesi’ni değil sosyal sorumluluğa bakışlarını da konuştuk…

3 milyona yakın işitme ve konuşma engellinin olduğu Türkiye’de, bin 500 çalışanına işaret dili öğrenme zorunluluğu getiren KİM, mağazalarında kurduğu ‘Değer Köşesi’yle de kadın ve genç girişimcilerin ürünlerini raf bedeli almadan satıyor...
Bütün çalışanlara yabancı dil yerine işaret dili bilme zorunluluğu getirmek çok iddialı bir proje… Fikir nasıl doğdu? Toplumun yüzde 2’si yani 10 milyondan fazla kişi engellilerden oluşuyor. Bunun 3 milyona yakını işitme ve konuşma engelli. Buna rağmen engellilerin çığlıklarını duymazdan gelip, adeta onları toplumdan izole ediyoruz. Özellikle perakende sektörü en çok eleştiri alan kurumlar arasında. ‘Engelsiz hayat sözü’ lafta kalmasın diye bu projeye başladık. Toplum olarak evlerine mahkum edilen engellilere yaşam alanları sağlamalıyız. Bu proje bir başlangıç…

TÜM ENGELLİLERİ KAPSAYACAK PROJE 
Bu proje başlangıçsa, devamında ne olacak?
Bizim amacımız herkesin engellilere sahip çıkarak, onlara acımak yerine toplumun bir ferdi görerek ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı sağlaması. Toplum olarak yeterli empatiyi yapamıyoruz. Bir günlüğüne ağzınızı, kulaklarınızı, gözlerinizi kapatın ve kendinizi ifade etmeye çalışın ne kadar zor olduğunu görürsünüz. Bir de ısrarla toplumun sizi anlamaktan kaçtığını düşünün. Unutmayalım ki hepimiz bir gün engelli olabiliriz. Peki bunun için ne yapmalıyız? Bir an evvel toplumsal bilinç oluşturmalıyız. Başlattığımız bu çalışmanın tüm perakende sektöründe yaygınlaşmasını istiyoruz. Talep edilmesi durumunda sektördeki diğer firmalara destek vermeye hazırız. İlerleyen zamanlarda tüm engellileri kapsayacak örnek projelere imza atacağız.

Nasıl bir hareket planı oluşturuldu peki?
6 ay boyunca Türkiye’nin önde gelen işaret dili uzmanlarından eğitim alan mağaza personeli aynı zamanda engelli vatandaşların topluma kazandırılması ve sosyalleşmelerine katkıda bulunacak. Türkiye genelindeki 55 mağaza girişine yerleştirilecek akıllı işaretler sayesinde engelli vatandaşlar içeride kendilerine yardımcı olacak personel bulunduğunu bilecek.

KASAPTAN MANAVA HEPSİ BİLECEK 
Bunun için nasıl bir yol izlenecek? 
Tüm mağazalarımızda işaret dilinin konuşulduğunu ve anlaşıldığını belirten bir logo ve afişler olacak. Kasabından manavına kasiyerinden müdürüne kadar herkese bu eğitimi vereceğiz. Pilot olarak hayata geçirdiğiniz bir başka proje daha var: Değer Köşesi…

Burada hedef ne?
Kadın ve genç girişimcilerden raf bedeli almayarak perakende sektöründe yeni bir dönem başlatıyoruz. Girişimciliği desteklemek sadece devletin değil aynı zamanda şirketlerin de görevidir. Toplumda ciddi sayıda bir atıl kadın ve genç iş gücü var. Her yıl perakende sektörüne binlerce yeni ürün giriyor. Hali hazırda zaten pazarda yer alan yüz binlerce ürün var. Bir perakende mağazası bu ürünlerden ortalama 10 bin tanesini satabilir. Geriye kalan ürünlerin de yaşaması için kendilerine pazar bulması gerek. Büyük firmalar kendi pazarlarını bir şekilde kuruyor. Sermaye gücü buna müsait. Fakat yeni hayata atılmış bir girişimcinin pazarda tutulması için malını bir mağazaya vermesi gerek.

Girişimciler açısından bu süreçteki sıkıntı ne? 
Burada da karşısına raf bedelleri çıkıyor. Ürün arzının fazlalığından dolayı marketlerde ürün satmanın da bir bedeli var. Marketler de buürünü satarken ciddi yatırımlar üstleniyor. Bunu da raf bedeliyle çıkarıyor. Çiçeği burnunda bir kadın ve genç girişimci için altyapı, finans gibi sıkıntılar zaten çok fazla. Bir de raf bedeli istenirse ayakta kalması çok zor. Bu projeye başladığımızda Türkiye’nin her tarafından büyük ilgi gördük. Urfa’dan Malatya’ya Afyon’dan Amasya’ya kadar çok sayıda ilden çok ilginç ürünler de geldi.

KEÇİBOYNUZU KAHVESİ SATACAK
Değer Köşesi’nde satılmak üzere, size gönderilen ürünler arasında neler var? Aklınızda kalan çarpıcı örnekler var mı?
Biber reçelinden, keçiboynuzu kahvesine, isot kremasından el yapımı takılara kadar yüzlerce ürün geldi. Şu an bazı mağazalarımızda stantlar kuruldu ve büyük ilgi görüyor. Diğer mağazalarda da kurmak için ön talepleri topluyoruz. Kaç çeşit ürün satılacak? Yeterli sayı ve çeşide ulaştığımızda tüm mağazalarda bu sistemi hayata geçireceğiz. 200 çeşit ürün bu Değer Köşeleri’nde sergilenip satılacak. İlk etapta 10 mağazada devreye sokacağız. Talep ve ilgiye göre diğer mağazalara da yaygınlaştıracağız. Ürünler satıldıkça da paraları girişimcilere teslim edilecek. Kadın Emeği Vakfı da bizimle irtibata geçip ortak çalışma önerdiler.

10 OKULA KÜTÜPHANE KURACAK 
İmza attığınız başka sosyal sorumluluk projeleri de var mı?
KİM Çocukları Okutur diye bir kampanyamız var. Bu kapsamda müşterilerimizden, kendimiz veya tedarikçilerden kitap topluyoruz. İlk etapta Bitlis’te bir okulun kütüphanesini kurduk. Tadilat boyasından tutun da kitap raflarına kadar biz karşıladık. Bu işin devamı gelecek mi? Önümüzdeki dönemde ise İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi’nde yeni kütüphaneler kuracağız. Bir öğretmenimizin ricasıyla bir kamyon kitap toplayıp Bitlis’e gönderdik. Kütüphane hedefi için öngörülen bir rakam var mı? Yıl sonuna kadar da en az 10 okula kütüphane kurmayı planlıyoruz.

GÖREV DEĞİL SAMİMİ BİR SORUMLULUK 
Yaptığınız projeleri de konuştuk, peki size göre sosyal sorumluluğun temelinde ne var?
Sosyal sorumluluk projelerine sadece görev olarak değil samimi bir sorumluluk olarak bakıyor, toplumun bir parçası olarak yapıyoruz. Biz eğer mağazada zeytin satıyorsak zeytin bahçelerinin korunmasını desteklememiz gerek. Peynir, et, süt satıyorsak hayvancılık alanındaki sıkıntılara duyarlı olmalıyız. Yaptığımız iş bunu gerektirir.

Siz bu işi nasıl özümsediniz ve nasıl hareket ediyorsunuz?
Biz perakendeciyiz, iyi işler yaparak rakiplerimizi de buna zorlamaya çalışıyoruz. Herkes elma, armut satar fakat değer üreten bir kurum olmak için kimyasal katkısı olmayan ürünleri satmak topluma bir faydadır. Eğer siz bu ürünleri satmazsanız üretici pazar bulamaz ve doğal ürünler üretmek zorunda kalır. Örneğin zararlı katkı maddeleri içeren bir zeytini satmayarak veya o ürünü satan kişiye baskı yaparak toplumda patlama yapan kanser hastalıklarıyla savaşta bir katkınız olur. Sağlıklı gıda perakendeciliği yaparak müşterilerimize karşı sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Bizim müşterilerimize, topluma, çalışanlara karşı sorumluluğumuz var. Bunu her projemizde gözetmeye çalışıyoruz.

0 yorum:

Yorum Gönder

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites